Sabah erken saatte kalkıp, kahvaltının ardından yola koyuluyoruz.
İlk durak, Ryoan-ji Tapınağı..
11.yy'da dönemin en zengin ailelerinden Fujiwara tarafından yapılan Zen Budizmi Tapınağıi bugünkü halini, 1450 yılında Hosokawa Katsumoto sayesinde almıştır.
Çok ama çok güzel bir Zen bahçesi.. 15 tane taştan oluşmasına rağmen, nerden bakarsanız bakın, hep 14 taş görebilirisiniz. Nasıl bir incelikle yaplışmışsa... Beni büyülediğini söyleyebilirim :)
Sonrasında Kinkaku-ji Tapınağı'na gidiyoruz.
1224 yılında yapılan bu altın rengi tapınak, 1950 yılında çıkan yangından dolayı tekrardan, orjinaline sadık kalınarak yapılmıştır. Lakin, neredeyse, tüm değerler eşyalar bu yangında yok olmuştur.
Üçüncü durağımız, UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilen, Nijo-jo Kalesi..
Edo Hanedanlığı’nın kurucusu Tokugawa Leyasu tarafından 1603 yılında konaklama amacıyla kullanılmak üzere inşa ettirilmiş. Momoyama mimari stilinde inşa edilmiş olan kalenin döşemeleri üzerinde birileri yürüdüğünde bülbül sesleri çıkararak öter ve böylelikle birilerinin yaklaştığını çevredekilere haber verirmiş. Orijinal kalenin 18.yy'da yangınlarla harap olmasından sonra yerine Leyasu’nun torunu tarafından ikinci kale anlamına gelen Ninomaru Kalesi inşa edilmiş ve önceki kalenin kalıntılarıyla birleştirilmiş.
Japonya'ya gidipte, Nijo-jo'yu dönmeyin derim :)
Son durağımız Sanjusangendo..
Merhamet tanrıçası Bodhisattva Kannon'u farklı yüz ifadeleriyle betimleyen altın kaplamalı Japon selvi ağacından oyulmuş gerçek boyutlu heykelleri ile ünlüdür. Salonun ortasında bulunan tanrıça heykeli; onun koruyucularını sembolize eden 28 adet heykel ile çevrelenmiş. Bu heykel grubunun etrafı da farklı tanrı ve tanrıçaları temsil eden 1001 tane heykel ile sarılıdır. Ortada bulunan görkemli tanrıça heykeli, 1254 yılında Kamakura Dönemi’nde oluşturulmuş. Diğer heykellerin yapımı ise 12. ve 13. yüzyıllarda gerçekleştirilmiş.
Gerçekten büyüleyici bir yapı. Ne yazık ki, salonda resim çekilemiyor!
Ahh bu arada, Japonya'da bir çok tapınağa ayakkabılarınızı çıkarıp giriyorsunuz. Bazı yerlerde, kapının önünde numaralı dolaplar varken, bazı yerlerde de size ayakkabılarınız için poşet veriyorlar. Ryoan-ji ve Sanjusangendo'ya ayakkabısız girdik :)
Bugünün akşamı, kimseye söz vermedim. Geziden sonra, rehberlerimiz bizi geleneksel çay serenomiye davet ediliyoruz.
Ardından Geisha'ları ile ünlü Gion bölgesini keşfe çıkıyoruz.
Ardından Japon geleneksel gösterilerinin hepsinin sergilendiği turistler için bir gösteriye gittik.
Kanun, çay, dans, bunraku ve daha nicesinin olduğu..
Harika bir deneyim oldu.
Otel dönüşünde, kaldığımız otelin bize hediye ettiği Kyoto Tower biletlerini kullandım :)
Kyoto Tower, 131m'ik bir gözlem kulesi. Kyoto İstasyonunun tam karşısında yer alıyor ve tüm Kyoto'yu 360 derece ile bir kez daha keşfediyorsunuz.
Kesinlikle gidin derim :)
Şimdi sıra resimlerde :)